ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ

Modern Sınıflarda Öğrenme ve Öğretim

Eğitim denince akla milyonlarca yeni kelimenin geldiği bir çağda yaşıyoruz. Biz eskiyi de, yeniyi de görmüş bir nesil olarak çok şanslıyız ama acaba bunca eğitimci yıllarca bu yeni terimlerden bihaber yaşayarak nasıl verimli olabildi ya da çok mu şey kaybetti? Kafalarda hep aynı sorular. Biz bunları bilmeyen öğretmenler tarafından yetiştirildik ve bunları bilen öğretmenler olarak yeni nesilde neyi değiştirebiliriz?

Terimler demişken bunların hepsinin eğitimin artık temel taşı olmuş kelimeler olduğunu söylememe gerek yok. Şimdi bunlardan en önemli üç tanesini ele alalım. Farklılaştırılmış Öğrenme, Bireyselleştirilmiş Öğrenme ve Özelleştirilmiş Öğrenme. Birbirine çok yakın üç terim, neredeyse birbirlerinin eş anlamlısı olabilecek kadar yakın ama pratikte birbirinden oldukça farklı üç teknik. Nedir bunlar ve eğitim dünyasında nasıl yer edindiler. Bugün modern sınıflarımızda her çeşit ilgi alanı olan, farklı öğrenme hızında ve farklı becerileri olan birçok öğrenci bir araya gelmiş ve bu öğrencilerden çoğu zaman aynı şeyi, aynı zamanda aynı hızda öğrenmeleri beklenmiştir. Hepimiz öğrenci olduk ve hepimiz biliriz ki birileri hep daha hızlı, ya da daha ilgili, ya da tam tersi konudan daha kopuk ve uzaktır. Bizler öğrenciyken daha görsel, işitsel veya kinetik öğrenme kavramları bile yaygın değilken, hiçbirimiz öğretmenlerimizden bireysel ya da özelleştirilmiş öğrenme metotlarıyla ders anlatmasını bekleyemezdik. Ama şuanda bunları bilmekle yükümlüyüz ve eğitim adına olan her yeniliğe açık olmak bizim en temel görevimiz. Yaşadığımız çağda her şey hızla değişmekte ve gelişmekteyken hala elimize aynı ders kitabını alıp öğrencilere okutup, ezberletip, yazılı sınav yaparak onları eğitmeye kalkarsak, tarihe adımızı altın harflerle kazımış oluruz gerçekten. Çünkü dünyanın en inanılmaz oyunlarından, video ve ya filmlerinden bile 20 dakikada sıkılan çocuklarla baş ediyoruz bizler gibi bez bebekleri veya misketleriyle mutlu olanlardan değil. Peki nedir bu terimler? Herkesin bildiğini sandığı bu yöntemler aslında nasıl en doğru kullanılır? Farklılaştırılmış öğrenmeden başlayalım. Bu günümüzde çokça yaygın olan bir terimdir. Üzerine ne kitaplar yazıldı, ne seminerler düzenlendi ama hala bunu iki farklı çalışma kağıdını öğrencinin önüne koyarak yapabileceğimizi sananlar var.

Modern-school-classroom-with-tables-for-four-students
http://www.pgpinews.co.uk/wp-content/uploads/2016/02/Modern-school-classroom-with-tables-for-four-students.png

Farklılaştırılmış öğrenme, aynı amaca ulaşmaya çalıştığımız, aynı hedefi koyduğumuz fakat bunu öğrencilerimizin farklı yollardan gerçekleştirmesini beklediğimiz öğrenme türüdür.

Bizim ders içerisinde vereceğimiz “instruction” denilen komut veya talimatların farklılaştırılması olayı diğer bir değişle. Herkese anlayacağı dilden nereye ulaşması gerektiğini anlatmak. Farklılaştırılmış öğrenme bizim sandığımız gibi anlatılan materyalin etkisini zayıflatmak ya da öğrenciler için değişik ders planları kullanmak değil, onların ilgi ve ihtiyaçlarına göre aynı noktaya farklı yöntemlerle ulaşmalarını sağlamaktır. İzleyecekleri yolda onlara kendi seviyelerine ve öğrenme sürecindeki ihtiyaçlarına göre değişik talimatlar vererek onları diğerleriyle aynı istasyona ulaştırmaktır. Kısacası öğrencilerin öğrenme şekillerine göre öğretmenin gösterdiği aktif yol ve yöntemler bugün farklılaştırılmış öğrenme olarak adlandırılmıştır.

Bireyselleştirilmiş Öğrenme ise bundan farklı ama aslında iç içe olan bir teknik. Eğer farklılaştırılmış öğrenme “nasıl” sorusuna cevapsa, bireyselleştirilmiş öğrenme de “ne zaman” sorusuna cevap olabilecek niteliktedir.

Bir öğrenme grubu, aynı akademik amaç doğrultusunda eğitilebilirken, başka bir birey de bu sisteme göre, kendi öğrenme hızında ilerleyebilir ve farklı zamanda aynı kazanımları edinmiş olur. Bu öğrenme metoduyla, öğrenciler zaten bildikleri şeylerle sırf diğerleriyle eşit zamanlı öğrenmek zorunda oldukları için zaman kaybetmek zorunda olmaz. Ayrıca daha yavaş ve sindire sindire öğrenebilen öğrencilerle bir arada olarak gereksiz zaman harcamak zorunda kalmazlar. Kendi hızlarında ilerleyen öğrenciler, müfredatın gerektirdiklerini daha farklı zamanlarda öğrenmiş olarak bir şey kaybetmezler. Bu teknikte, öğrenme stratejileri tamamen öğrencinin ne kadar hazır olduğuyla doğru orantılı olarak geliştirilir ve öğrencilerin ilgi, hız ve yeteneklerine göre belirli kazanımları kendi kapasiteleri doğrultusunda edinmeleri sağlanmış olur.

brighouse12
http://www.sabmagazine.com/blog/wp-content/gallery/33-brighouse-elementary-school/brighouse12.jpg

Son olarak da Bireyselleştirilmiş Öğrenmeyle sık sık karıştırılan Özelleştirilmiş Öğrenme metoduna değinelim.

Muhtemelen içlerinde en çok karıştırılan öğrenme şeklidir. Belki de hepsinden biraz barındırdığı için daha karmaşık olduğu düşünülebilir. Öğrenmenin hem tercihlere, hem değişik öğrenci gruplarının ilgi alanlarına hem de öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına göre verilen farklı komutlarla düzenlendiği bu yöntem, her bir metottan bir şeyler barındırmaktadır. Bireyselleştirilmiş öğrenmeden farklı olarak öğrenciler bu yöntemde, öğrenme aktivitelerinin yaratılmasında aktif rol alır. Öğrenmenin öğrencinin varması gereken nokta olmasından ziyade, öğrenciye öğrenmenin yolunu öğreten ve “ne öğrenilecek” ten ziyade “nasıl öğrenilecek” sorusuna cevap olabilecek bir yöntemdir. Varılacak noktadan çok süreçle ilgilenen ve bu süreci verimli kılarak her öğrenciye kendi potansiyeliyle nasıl öğrenebileceğini gösteren bir öğrenme yöntemidir diğer bir değişle. Öğrenci kontrolü eline alır ve kendi öğrenmesini kendi yönetir. Öğretmenler bu öğrenme sürecinde olayın merkezinde değil, tam tersi kenarındadır ve öğrencilerin bu süreçte kendi öğrenmelerini en iyi şekilde yine kendilerinin yönetmelerini sağlamakla yükümlüdür. Bugün modern öğrenme, öğrenci ve öğretmenin arasındaki en sağlam köprüleri kurmakla kalmaz, birbirleriyle en iyi etkileşimi kurmalarını ve öğrenme sürecini en hızlı ve kolay şekilde yönetmelerini sağlar. Teknoloji de anlamlı ve verimli kullanıldığında bu yöntemlerin en büyük yardımcısıdır.

Tuğba Özkan