EĞİTİM DÜNYASI

Kullanıcı Sayısını Yüzde Bin Arttıran Kütüphane Bunu Nasıl Başarmış Olabilir?

Değişen öğrenci profiline ve talebe göre her yıl kendilerini yenileyen ve öğrenciler için birer “sen de yap” dediğimiz makerspace atölyesi haline gelen kütüphaneleri hepiniz duymuşsunuzdur. Fakat Ohio Kütüphanesi tamamen farklı bir yaklaşımda bulunarak inanılmaz sonuçlara imza atıyor.

Geçen yıl Big Walnut Middle School, Ohio da bazı günler kütüphaneyi ziyaret eden öğrenci sayısının on kişiden az olduğu gözlemlendi. Tıpkı diğer okullardaki öğrenci ve öğretmenler gibi, bu okuldaki öğrenciler de birçok bilgiye tabletlerinden, telefonlarından veya interaktif tahtalarından kolayca ulaşabildiler ve bu durum kütüphaneye olan ihtiyacı ortadan kaldırdı (ya da kaldırmış gibi göründü). Bazı kütüphaneler bu durumu ortadan kaldırmak için format değiştirdi ve makerspace dediğimiz “kendin yap” atölyesi haline döndüler. Makerspace dediğimizde aklımıza gelen 3d yazıcılar, büyük lego maketler, bilgisayarlar, tabletler vb. kütüphanelerde yerlerini aldı ve öğrenciler kendi ürettikleri şeyleri görme fırsatı buldular. Fakat Big Walnut’ın okul müdürü Penny Sturtevant kütüphanelerle ilgili farklı bir vizyona sahipti. Kütüphanelerin makerspace olmasından ziyade, öğrencilerin daha çok kişileştirilmiş öğrenmeye teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden de, kütüphanelerdeki ortak alanların daha verimli değerlendirilmesi için yeni bir fikirle ortaya çıktı.

http://www.dispatch.com/content/graphics/2015/10/06/trickedout-art0-ggr13p2g1-1trickedout-6-jpg.jpg
http://www.dispatch.com/content/graphics/2015/10/06/trickedout-art0-ggr13p2g1-1trickedout-6-jpg.jpg

Boş Alanları Düzenleme

Kütüphanedeki boş alan düzenlemesine başlamadan önce Sturtevant’ın ilk yaptığı şey süpürmek oldu. Evet, yanlış duymadınız, süpürmek. Tabii ki bu eline elektrik süpürgesi alıp her yeri vakumladı anlamında değil. Ortalık yerde ne var ne yoksa kaldırttı ve tüm kitapları duvarda birleştirdi. Asıl amaç ortada yer açıp, öğrencilerin birlikte bir şeyler yapabilecek ortamları olmasını sağlamaktı. Bu yüzden kolay taşınabilir mobilyalar araştırmaya başladılar. Kütüphane alışverişi yapmakta olan yardımcı ve danışmanlarından tek parça halinde olan her şeyden sakınmalarını istedi. Alınan her şeyin taşınabilir olması en önemli noktaydı. İlginçtir ki, Sturtevant’ın en çok önem verdiği şey teknoloji değil, mobilya çeşitleriydi. Ortak çalışma alanı hiçbir teknoloji aygıtında, mobilyaların sunduğu ortamdan daha verimli olamazdı onun gözünde. Sturtvant ayrıca öğrencilerin rahat hareket etmesi, yer değiştirmesi, kolay gruplaşması eğitimin en önemli unsurlarından biridir diye düşüncelerini ifade etti. Uygun mobilyalarla kütüphaneyi bir Öğrenme Merkezi haline getiren Sturtevant, bu merkezin danışmanı olarak atadığı Kitchen’ dan öğretmenlerle düzenli olarak buluşmasını isteyip geri bildirim almasını sağladı. Bu Öğrenme Merkezinde öğrenciler hazırlamak istedikleri projeler için değişik fikirler edinmeye başladılar. Her zaman yaptıkları klişe projeler yerine bir araya gelerek ortak çalışma alanlarında daha orijinal fikirlerle daha verimli ve başarılı projelere imza atmaya başladılar. Öğretmenlerine “bu projeyi daha değişik nasıl hazırlayabilirim” diye soran öğrenciler, ellerinde bir formla kütüphaneye yani bu Öğrenme Merkezi’ne yönlendirildi ve orada çalışmaları sağlandı. Öğrenciler formlara kütüphanede hangi proje üzerinde çalışacaklarını açıkladılar. Her bir formun barkodu ve her öğrencinin ayrı bir numarası olduğu için giriş çıkışlarda da, kütüphanede kontrolün sağlanmasında da sorun yaşanmadı. Ayrıca öğretmenlerin de bu formlara kendi bilgisayarlarından erişmeleri sağlandı. Böylelikle hangi öğrenci saat kaçta kütüphaneye girmiş ve ne üzerinde çalışmış hepsinden haberleri vardı.

http://www.dispatch.com/content/graphics/2015/10/06/trickedout-art-ggr13p0ab-1trickedout-5-jpg.jpg
http://www.dispatch.com/content/graphics/2015/10/06/trickedout-art-ggr13p0ab-1trickedout-5-jpg.jpg

Bu kütüphanenin en büyük avantajı aslında şu oldu. Şöyle ya da böyle öğretmen olarak zaman zaman X veya Y sebeplerle öğrenci dersten çıkarmak istemişizdir. İlgisi dağılan bir öğrenci ya sıkıldığı için, ya da öğrendiği şeyden keyif ya da verim alamadığı için sıkılmıştır. Bunun gibi bir kütüphane ya da diğer bir değişle Öğrenme Merkezi, onlara kişileştirilmiş öğrenmenin kapısını açar ve dersten çıkmak istediklerinde onları en az kendi sınıfımız kadar güvende olmalarını sağlayacağımız, verimli ve eğlenceli bir ortam sunar.

Peki ya kitaplar?

Öğrenciler kitapları alıp okumaya devam ettiler mi? Tabii ki de. Big Walnut kesinlikle kitap sayısını azaltmadı bu çalışma ortamını öğrencisine sunarken.  Aksine Walnut artık yerel bir kütüphane ile işbirliği içinde çalışmaya başladığı için, öğrenciler eskisinden daha çok kitaba ulaşabilme imkanı buldu. Bugün eğer kütüphanenizi bir Öğrenme Merkezi’ne çevirmek isterseniz, Walnut bunu nasıl yapabileceğinizle ilgili size fikirleriyle her türlü yardım etmeye hazır. Takip etmek için twitter @ekitchen87 veya direk ulaşmak için Big Walnut Middle School web sitesi işe yarayabilir.

Kaynak

Tuğba Özkan

Tuğba Özkan