Sınıfların Dönüşümü
Eğitim kurumları eğitim teknolojilerindeki büyük gelişmelerle beraber sınıflarını yeniden dizayn etme ihtiyacı hissetse de aslında bazı şeyler hep aynı kalıyor ve sınıf tasarımı bir öğretmen eli değmesiyle çok daha farklı olabiliyor. Sınıf, bir öğretmenin sadece dersini işlediği yer değil, sınıf aynı zamanda biz öğretmenlerin ve öğrencilerin üretim faaliyetinde bulunduğu, ürünlerimizin sergilendiği, her an göz önünde olan, öğretmen ve öğrencilerin nefes alıp verdiği bir ortam; yeri geldiğinde dinlendiği bir ortam. Eğer, sınıflar sadece bilginin aktarıldığı, otorite rüzğarlarının estiği bir ortam olarak işlenmişse bilinçlere, işte o zaman sorabilirsiniz kendinize, bir öğretmenin en iyi dinlendiği yer öğretmenler odası ya da çay ocağı değil miydi diye.
Peki, ders bittiğinde kendimizi sınıftan hemen dışarı atmak için çaba mı sarfediyoruz? Yoksa öğrencilerimizden önce mi çıkıyoruz? Peki nedir tüm bunların sebebi? Bence ilk etken, sınıfta dersin işlenişi, öğretmenin kullandığı yöntem ve teknikleridir. Şuna eminim ki, öğretmenin uyguladığı eğitim motodları sınıf tasarımını da etkiler…Makalenin başında da yazdığımız gibi, öğretmen eli değen sınıf ile öğretmen-öğrenci eli değmeyen sınıf arasında elbette büyük fark var. Hani var ya “anne eli değmiş gibi” deyimi… Bence bir öğretmen sınıfının tasarımına müdahele ettiği müddetçe sınıfın ortamı farklı bir havaya bürünebilir.
Aslında, ne demek istediğimi öğretmen Dayna L. Watland’ın pedogojinin üç modeli başlıklı açıklamasıyla çok daha iyi özetleyebilirim;
Yukarıdaki durumu aslında çok açık. Üç farklı eğitim modeli tarif ediliyor. Üzerinde fazla durmayarak, eğitim motodlarının ve yapılan faaliyetinin sınıf ortamına nasıl etkilediğini yukarıdaki görselden de çıkarabiliriz. Böyle bir özet geçtikten sonra, tekrar konumuza dönelim…
Sizlerle daha önce paylaştığımız Gelecekte Okullar Nasıl Olacak Merak Ediyor Musunuz? başlıklı makalemize göz attığınızda, sınıflarda bazı eksiklikler olduğunu hissediyorsunuz her ne kadar dizay ve eğitim teknolojileri açısından zengin dursa da… Sanki, sınıf havasını yansıtmıyormuş izlenimi veriyor. Her ne kadar öğrenci ve öğretmen olsa da sınıfta sanki bazı eksik parçalar var fotoğrafta… Bunu bariz bir şekilde fark edebiliyoruz ilk bakışta da. Bu elbette sınıfta teknolojinin olması ile de alakalı değil. Yazının tamamında vurgu yaptığımız gibi, üretim faaliyetleri ve öğrenci ürünlerinin eksik olması ile alakalı aslında…
Sözü fazla uzatmadan, şimdi sizleri başka sınıf ortamlarına taşımak istiyorum. Haydi, “öğretmen-öğrenci eli değmiş” sınıflara bir göz atmaya 🙂
Kaynaklar:
http://www.joanwink.com/cp3/3perspectives.php
http://venspired.com/?p=5038
- Microsoft Translator ile Dil Bariyerini Artık Dert Etmeyin… - 16 Nisan 2020
- Artan Ekran Süresi ve Çocukları Bekleyen Tehlikeler. - 04 Nisan 2020
- Zoom Breakout Rooms ile Akran Öğrenmesi/Grup Çalışması - 04 Nisan 2020
Teknoloji elbette olmazsa olmazlarımızdan keyifli ve verimli kullanıldıkça güzelleşiyor, ancak aslolanın hep canlı iletişim olduğuna inanıyorum. Teknolojiyi yakından takip ediyor onu sadece bir tane araç çeşitliliği olarak kullanıyorum.