Her Çocuğun Bir Kahramana İhtiyacı Vardır
Öğretmen Rita F. Pierson’un TED konuşması diğer bütün TED konuşmaları gibi gerçekten dikkate değer… Eğitimcilerin, öğrencilerin hayatlarına dokunması gerektiğinden, onların kendilerinin önemli hissetmelerini sağlamamızın en önemli işlerimizden biri olduğundan ve arada bir bağ oluşturmanın ne kadar önemli olduğundan bahsediyor.
Rita F. Pierson’un etkileyici konuşmasından alıntılar;
James Comer diyor ki; hiç bir dikkate değer öğrenme dikkate değer bir yakınlık olmadan oluşamaz. George Washington Carver diyor ki; bütün öğrenme ilişkileri anlamaktır. Bu salondaki herkes bir öğretmenden ya da bir yetişkinden etkilendi. Yıllardır öğretmenlik yapan insanları gözlemledim. En iyilerine şahit oldum ve çok kötüleri de gördüm.
Bir meslektaşım bir defasında şunu söyledi, “Bana çocukları sevmem için para vermiyorlar. Bana ders anlatmam için para veriyorlar. Çocuklar bunu öğrenmeliler. Ben öğretmeliyim. Onlar öğrenmeliler. Dava kapanmıştır.”
Ben de ona dedim ki: “Bilirsin, çocuklar sevmedikleri insanlardan bir şey öğrenmezler.”
Söylememe gerek bile yoktu. Bazıları bir ilişki kurmanın içinden ya geldiğini ya da gelmediğini düşünürler. Bence Stephen Covey haklıydı. İlk önce anlaşılmaya değil anlamaya çalışmak, özür dilemek gibi küçük basit şeyler ilave etmeniz gerektiğini söyledi. Bunu hiç düşünmüş müydünüz? Bir çocuktan özür dileyin, şoka girerler.Bir keresinde oran-orantı öğretiyordum. Matematikle aram pek iyi değildir, ama üzerinde çalışıyordum. Ve geri dönüp öğretmen notlarına bakınca Bütün dersin yanlış olduğunu düşündüm.
Sonra ertesi gün derse gittim ve dedim ki, “Bakın çocuklar, özür dilemem gerekiyor. Bütün dersin yanlış öğretmişim. Özür dilerim.”
Onlar da, “Önemli değil Bayan Pierson. Çok heyecanlıydınız, biz de size bir şey söylemedik.”
Bir test yaptım, 20 soruluk. Bir öğrenci 18’ini yanlış yaptı. Sınav kağıdına “+2” yazdım ve büyük bir gülen surat koydum.Öğrenci, “Bayan Pierson, bu F (zayıf) mı?”
“Evet.” dedim.
“O zaman neden gülen surat koydunuz?”
“Çünkü şanslı günündesin. İki doğrun var. Hepsini yanlış yapmamışsın.” dedim. “Tekrar gözden geçirirsek daha iyisini yapmaz mısın?”
“Evet efendim, daha iyisini yapabilirim.” dedi.
Gördünüz mü, “-18” bütün yaşam enerjinizi emiyor. “+2” “O kadar da kötü değil.” diyor.
Yıllar boyunca annemin teneffüste kontrol yaptığını, öğleden sonra veli ziyaretlerine gittiğini, masasının çekmecesine koyacak tarak, fırça ve yemek yemesi gereken öğrenciler için fıstık ezmesi, kraker ve çok iyi kokmayan öğrenciler için el bezi ve sabun satın aldığını gördüm. Bilirsiniz, kötü kokan çocuklara öğretmenlik yapmak zordur. Ve çocuklar acımasız olabilirler. Bu yüzden bunları masasında bulundururdu. Yıllar sonra, emekli olduktan sonra, o öğrencilerden bazılarının gelip “Biliyor musunuz Bayan Walker, hayatımı değiştirdiniz.” dediğini gördüm. Bana emek harcadınız. En dipteyken, öyle olmadığımı bilirken bile, önemli biriymişim gibi hissettirdiniz. Ve şimdi ne olduğumu görmenizi istiyorum.”Ve annem iki yıl önce 92 yaşında öldüğünde, cenazesinde o kadar çok eski öğrencisi vardı ki, vefat ettiği için değil, geride asla kaybolmayacak bir bağ bıraktığı için gözlerim yaşardı.
- Microsoft Translator ile Dil Bariyerini Artık Dert Etmeyin… - 16 Nisan 2020
- Artan Ekran Süresi ve Çocukları Bekleyen Tehlikeler. - 04 Nisan 2020
- Zoom Breakout Rooms ile Akran Öğrenmesi/Grup Çalışması - 04 Nisan 2020
Selam.etkileyici bir öykü.Ama artık öykülerle yapılan yumuşak yumuşak mahalle baskılarından hiç hoşlanmıyorum.Öğretmenin 92 yaşında vefatıyla öğrencilerinin cenazeye ne kadar ilgi gösterdiği vurgulanıyor.Ben de şöyle olmasını dilerdim:92 yaşına kadar sabun aldığı,sümüğünü sildiği,olumladığı vs. öğrencilerin öğretmenin hayatına gururun ve mesleki tatminin dışında neler katmışlardır?