EĞİTİM DÜNYASI Makaleler

Tabletler, Tabletli Eğitim ve Ön Yargılar

Fatih Projesi ile Türkiye’de yeni bir rüzgar esmeye başladı. Etkileşimli tahtalar, tabletler, EBA ile Milli Eğitim camiasında büyük bir hazırlık devam ediyor. Sadece biz öğretmenler değil, dünya Türkiye’deki bu köklü değişimin nasıl olacağıyla ilgili büyük bir merak beslemektedir. Fatih Projesi ile ilgili akılda bir çok soru işareti elbette duruyor. Bu sorular/sorunlar üzerinde durmayıp, sizlere bazı ön yargılardan bahsetmeye çalışacağım.

tablet

Bu yıl, birçok eğitim kurumu okullarda tablet kullanmaya başlayacak. Kimi okullar öğretmenlerine eğitim vermeye geçtiğimiz yıldan beri devam ediyor. Ancak, öğretmenlerin birçoğunda bazı ön yargılar bulunduğu aşikar. Bu ön yargılar üzerinde maalesef pek durulmuyor. Fakat, bu ön yargıların yıkılması öğretmenlerin eğitimde tablet kullanımına yönelik bakış açısını değiştirebileceği gibi, eğitim öğretimin nasıl olacağına dair de çok iyi ipuçları verebileceğine inanıyorum.

Öncelikle tabletler üzerinde biraz durmak gerekiyor. Bu cihazlar, daha çok akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlar arasında bir yeri olan cihazlardır. Bu yüzden öğretmenler, tablet cihazlardan bir masaüstü ya da dizüstü bilgisayar performansı beklemesi ve bu beklentinin sonucunda tabletlerde eksiklik görmesinin sonucunda tablet cihazlara karşı bir antipati beslemesi bence tablet cihazlarla ilgili ilk ön yargı.

Bir diğer önemli husus ise, tablet cihazların eğitim öğretim ortamında kullanılımına yönelik üst düzey özellikler ihtiva ediyor yanılgısıdır. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, tablet cihazlar okullar ve sınıflar için üretilmemiştir. Tablet cihazlar sadece bir eğitim kurumununda bulunan öğretmenler kullansın, eğitim öğretim faaliyetini bununla gerçekleştirsin diye de üretilmemiştir. Böyle bir beklenti içerisinde olmak, bu konuda sahip olunabilecek en büyük ön yargıdır.

Bir diğer hata ise öğretmenlerin konuya/derse ait uygulama beklentisidir. Öncelikle şunu unutmamak gerekir ki, öğretmenler her derste bu cihazı kullanmaya mecbur değildir. Aynı zamanda her dersin ve ya her konunun içeriğine yönelik yani öğrenmeyi destekleyecek uygulamanın da olacağını düşünmek ya da bu beklentide olmak da büyük bir hatadır. Elbette derse ve konuya ait uygulama bulmak mümkündür fakat her konuya, kazanıma yönelik bir uygulamanın beklentisinde olmak yanlıştır. Burada iş öğretmene düşmektedir. Öğretmen, dersini tablet cihazla nasıl farklı bir hava oluşturabileceğini planlamalı, internet üzerindeki web araçlarını iyi tanıyıp, bunları dersine adapte edebilmelidir. Mesela, aşağıdaki videoda bir öğretmenin dersinde iPad cihazı çok basit bir iş için kullanıyor. Fakat derse farklı bir hava katıp, öğrencilerini çok iyi motive edebiliyor.

 

Öğrencilerinin hassas bir konuda alenen konuşmak, sınıf içerisinde görüş bildirmek istemeyebileceklerini düşünen öğretmen yukarıdaki gibi bir yönteme başvuruyor.

Bir diğer videoda ise öğrenciler Samsung tablet ile çalışmalar yapıyor fakat öğretmenler herhangi bir uygulama üzerinden ders işlemiyorlar.

Bir başka videoda ise, Sosyal Bilgiler öğretmeni Mehmet Ali Doğan, yaptığı çalışmalarda BYOD (Bring Your Own Device – Kendi Cihazını Getir) sistemini kullanıyor ve öğrencilerin elinde aynı cihaz olmadan, işleyeceği derse yönelik herhangi bir uygulama olmasa da tablet ve diğer cihazlarla dersini harika bir şekilde işliyor.

Bence diğer bir büyük hata ise, tabletlerle beraber tam bir kontrolü sağlamayı düşünmek, sınıf hakimiyeti ile tablet hakimiyetini karıştırmaktır. Böyle bir yanılmanın temelinde ise eğitimcilerin zihninde geleneksel-aktarımcı öğretim ile tabletli eğitimi harman etme çabası vardır. Tabletli eğitim, klasik öğretme metodları ile mümkün değildir. Uygulansa bile sonuçları çok kötü olabilir. Bu yüzden öğretmenler mutlaka yenilikçi olmalı, okumaya-araştırmaya daha çok vakit ayırarak kendilerini geliştirmelidirler. Zaten, yukarıda sizlere örnek olarak verdiğimiz videoları izlediğinizde, hiçbir öğretmenin sınıf içerisinde yaptığı ders esnasında sınıfını kontrol etme ihtiyacı hissetmediğini görürsünüz. Çünkü, aktif bir öğrenme etkinliği içerisinde, yeni eğitim motedları ile işlenen derslerde öğrenciler üretim faaliyetinde oldukları için, öğretmenlerinin kontrolüne değil, rehberliğine ihtiyaç duyarlar.

Bence diğer bir hata ise, iPad, Windows ve Androd işletim sistemli tabletler arasındaki mukayeseyi abartmakdır. Bir kere, şunu göz önünde bulundurmak gerekir ki iPad başlı başına bir cihaz, Android ve Windows ise birer işletim sistemleridir. Bu yüzden, 200 TL değerindeki bir tabletin içeriğinde de Android ya da Windows işletim sistemleri olabileceği gibi 2000 TL değerindeki bir cihazda da aynı işletim sistemleri bulunabilir. Bu iki farklı değerdeki cihazların performanslarını Android yada Windows işletim sistemine mal etmek doğru değildir. Elbette iPad ile diğer cihazlar arasında bazı önemli farklar da bulunabilir, birbirlerine üstün sağladığı durumlar olabilir. Bir cihazın diğerine üstünlüğü bence ancak kişi/kurumların ihtiyaçları doğrultusunda olabilir ve en iyi karar ihtiyaca göre verilir.

Eğitim açısında baktığımızda ise, Android işletim sistemli tabletler ve iPad, Windows’a göre biraz daha öne çıkmaktadır. Apple firmasının eğitime verdiği önem herkes tarafından bilinmektedir. Apple, eğitime yaptığı yatırımlarla takdiri hak etmektedir. Aynı şekilde Google firması da son I/O 2013 etkiniğinde eğitime daha da ağırlık vereceğini, sırf eğitim-öğretime yönelik bir uygulama marketi oluşturacağını, bu markette müfredat tabanlı uygulama çalışması yapılacağını, daha bir çok farklı özellikleri barındıracağını ve bu konudaki çalışmalarının bitmek üzere olduğunu duyurmuştu. Aynı zamanda Google in Education sayfasını yeniden organize etmiş ve bir değişimin başladığının sinyallerini vermiştir. Öyle sanıyorum ki Google, bahsettiğim bu yeniliklerle büyük bir sükse yapacaktır. Bknz: http://developer.android.com/distribute/googleplay/edu/about.html

fail

Unutmayalım ki, çocukların harekete ihtiyacı vardır ve çocuklar iletişim içerisinde oldukça, işbirliği yaptıkça daha iyi öğrenirler, daha çok mutlu olurlar. Bu cihazların sadece birer araç olduğunu unutmamalı, bu cihazları dokunulduğunda öğrenmeyi meydana getiren bir sihirli değnek gibi görmemeliyiz. Öğretmenlerin işi daha da hafifleyecek gibi bir düşünce de hatalı olup, aksine, öğretmenlerin bu sistemde planlamaya daha çok vakit ayırması gerekmektedir.

 

Faydalanılan Kaynaklar:
http://techcrunch.com/2013/05/15/with-google-play-for-education-google-looks-to-challenge-apples-dominance-in-the-classroom/
http://emrefirat.edublogs.org/2012/09/30/mistakes/
http://www.edudemic.com/2012/09/5-critical-mistakes-schools-ipads-and-correct-them/

Takip Et