Duyguların Rengi Var…
Bugün ne giysem? işe giderken hangi yoldan gitsem? Kahvaltı yapsam mı yapmasam mı? Ofisteki arkadaşlarımın selam vermesini mi beklesem yoksa ben mi önce davransam? gibi pek çok şey düşünürüz güne başlarken. Bizi bu düşüncelere iten şeyse hiç şüphesiz duygularımızdır.
Önemine binaen makalelerde ve kitaplarda geniş yer tutmaya başladı. Eğitimlerde dilden düşmeyen, mutlaka her eğitimcinin değinmeden geçmek istemediği bir konu oldu. Şu günlerde Dijital Zekâ söyleminin popülaritesine inat, Duygusal Zekâ üzerine daha çok söz söylemek gerekiyor
Duygusal Zekâ, Bilişsel Zekâ‘nın gölgesinden kurtulmaya başladı. Daha doğrusu hayat başarısı için hem IQ hem EQ önemi kabul edilmeye başlandı.
Duyguların, öğrenme üzerindeki etkileri hakkında yapılan bir çok araştırma gösteriyor ki ‘öğrencilerimizin ‘nasıl hissettikleri’ ‘ne kadar hissettikleri’ oldukça önemli. Öğrencilerimizi anlamak, duygu durumlarını bilmek ve takip etmek onlarla kuracağımız etkili iletişim için bir fırsattır.
#Finlandiya öğretmenlerinin baş ucu kitabı olarak bilinen ‘Duygusal Zekâ – EQ’ kitabının önemini burada anmadan geçmeyelim.
Derse başlamadan önce öğrencilerinize söylemeniz gereken şeyler olabilir. Ya da söylememeniz gereken şeyler… Elinizi, kendi omzunda hissetmek isteyen öğrenciniz olabilir… O gün sizinle göz göze gelmek istemeyen bir öğrenciniz de olabilir… Peki her gün ve her an öğrencilerin nasıl hissettiğini nereden bilebilirsiniz değil mi? İşte bunun için size ‘duygumetre’yi öneriyorum. Duygumetre, bir öz duygu değerlendirme aracıdır. Duygumetre üzerinde bulunan yeşilden kırmızıya renkler, öğrenci duygularını olumludan olumsuza derecelendirmek üzere tercih edilebilir.
Her öğrencinizin kendisine ait duygumetresini gün içinde takip ederek sınıfta neler olduğuna dair fikir edinebilirsiniz. Peki bu ne işimize yarar? Buradan çıkaracağımız ders ne olacak?
Belki de o gün yeni konuya geçmemelisiniz. Belki de bir fıkranın tam zamanıdır. Belki de sizin bozuk olan moralinizin düzelmesi için sadece saniyeler vardır…
Unutmayın, öncelikli amacınız ibreyi kırmızıdan yeşile kaydırmak olmamalı. Bunu da yapabilmek belki mümkün ve buna dair de etkinlikler, yöntemler seçilebilir. Öncelikli amacımız, öğrencilerin duygu durumlarının farkında olmaya çalışmaktır.
Durmuş Onay
https://twitter.com/durmussonay
- Ziller Çalıyor! - 07 Eylül 2018
- Duyguların Rengi Var… - 19 Nisan 2018
- Issız Bir Adaya Atanırsak Yanımıza Alacağımız 3 Şey… - 13 Mart 2018
Öğrencilerimizin duygu durumlarıyla ilgili sahip olduğumuz empati becerisi, muhataplarımızı daha iyi anlamamızı sağlayacak, tabir yerindeyse nabza göre şerbet verme yeteneğimizi geliştirecektir. ‘’Çünkü öğretmek bir sanattır’’ Bu sanatı ancak gerçek öğretmenler icra edebilir…
İsmail hocam, çok haklısınız. Nabza göre şerbet vermek, aslında çok hassas bir denge kurmak demek.