Ziller Çalıyor!
Okulların açılmasına sayılı günler kaldı. Yakın bir zamanda, kalabalık bir öğrenci nüfusu günlerinin önemli ve verimli bir zaman diliminde okullarda bulunmak üzere evlerinden, tatil beldelerinden ayrılacaklar. Bu öğrenci nüfusunun bir kısmı ilk kez anne ve babasından, odasından, evinin bahçesinden uzakta bir yerde ve tek başına bulunmak durumunda kalacak. Bu dönem hem çocuklar için hem ebeveynler için oldukça önemli.
Küçük yaşlardaki çocukların kendisini güvende hissettiği kişilerle birlikteyken ve sahibi olduğu mekânlardayken içinde bulunduğu huzur ve rahatlığı, okulda yaşayıp yaşayamayacağı düşüncesi bazen kaygı verici olabilir. Bu kaygı son derece normal ve kabul edilebilir. Ancak davranışları aşırı derecede yönlendiren kaygı durumları, çocuklar üzerinde olumlu etkiler yapmayacaktır. Bu kaygı, onların da okula/öğretmenine/arkadaşlarına karşı davranışlarında ve tutumlarında belirleyici olacaktır. Çünkü bu yaş döneminde ebeveyn hisleri, çocuğa doğrudan ve çok hızlı şekilde tesir eder. Çoğu zaman ebeveynler bunu fark etmez bile…
İşte bu noktada konu ile ilgili bazı hatırlatmalar faydalı olacaktır.
*Doğru okul mu tercih ettik?
Okul tercihi konusunda anne ve baba birlikte karar vermelidir. Eğitim felsefesi, mekânsal düzenlemeler, ulaşım kolaylığı, güvenlik ve sağlık bilgisi durumları vs. birlikte değerlendirmelidirler. En güçlü seçenekler arasından seçim yapılacağı zaman mutlaka çocuk ile de fikir alışverişi yapılmalıdır. Karar sürecine dâhil edilmelidir. Eğer gerekli araştırmaları yapmış ve okul konusunda karar vermişseniz artık ‘Acaba diğer okul …………?’ ile başlayan ifadeleri kesinlikle kullanmayın. Zihninizi kararsızlıklarla meşgul etmeyin. Okulunuz hayırlı olsun.
*Gerekli ön hazırlıklar tamam mı?
Okulda uygulanacak eğitim-öğretim faaliyetlerini evde destekleyebilmek adına bazı ön hazırlıklar yapmak gerektiği unutulmamalıdır. (okul ihtiyaçlarının temin edilmesi, mekânsal düzenlemeler, ebeveyn iş takvimi düzenlemeleri, zaman planlaması…) Bu ön hazırlıklar, yıl içerisinde yaşanabilecek muhtemel birçok sorunun önüne geçecektir. Okulun veya öğretmenin talep ettiği ihtiyaç malzemeleri temin edilirken yine ebeveyn-çocuk iş birliği gerekmektedir. Çocuğun anatomisine uygun bir okul çantası, rahat tutulabilen ve kullanılabilen kalemler, çantaya sığabilecek boyutlarda ve sağlıklı kırtasiye malzemeleri tercih edilmelidir. Ayrıca ayaklarını rahat ettirecek ve ergonomik ayakkabılar da ihmal edilmemeli. Çünkü günün büyük bir bölümü o minik ayaklara yoldaş olacak.
*İlk günler çok önemli
Okulun açıldığı ilk günler, çocuğun hayatına yeni yeni kişilerin dâhil olacağı bir dönemdir. Bu yeni tanışmalar ve deneyimler sırasında çocuğun, anne ve babaya ihtiyaç duyacağı unutulmamalıdır. İlk bir kaç gün okula beraber gitmek, okul çıkışlarında eve beraber dönmek ve sohbet etmek, çocuğunuza ‘Bu yolda yalnız değilsin, seninleyim.’ mesajını çok net verecektir. Hatta okul açılmadan birkaç gün önce okulu gezmek iyi olabilir. Öğrencilerin okul içerisinde aktif olarak kullanacağı mekânları beraber gezebilirsiniz. Okulda kendisini bekleyen yeni arkadaşları olduğunu çocuklara hatırlatmak da öğrencilerin okula duygusal, mental olarak hazırlanmasını kolaylaştıracaktır. İlk gün okul yöneticileri ve sınıf öğretmeni ile sıcak bir temas kurmak da çocuğun okula ve öğretmene karşı olan tutumuna olumlu anlamda yön verecektir.
*Onun Yerine Değil, Onunla Birlikte…
Çocukların, okul öncesi dönemde kazanması beklenen bazı kritik beceriler vardır. Fermuar açma-kapama, ayakkabı veya eşofman bağcığı bağlama-çözme, çorba içerken kaşık tutma, düğme ilikleme, elbiselerini yalnız başına giyebilme, burnunu silebilme gibi… Bu beceriler küçük ama önemli becerilerdir. Henüz bu becerilere sahip olmayan çocuklara birkaç günlük deneme ve pratiklerle hedeflenen beceriler kazandırılabilir.
(30 dakikalık bir pratikle ayakkabı bağlamayı kolaylıkla öğrenebilirler. https://www.youtube.com/watch?v=QW-biU1-Woo)
Yukarıda saydığımız tüm beceriler çocuğun okulda veya evde tek başına iş yapabilmesi için gereklidir. Bu konuda desteklenmiş ve gelişimini tamamlamış çocuklar, kendilerini daha güçlü ve güvende hissederler. Kendilerinin yapması gereken işleri bir başkasının yapmaya devam ediyor olması ise çocuğu daha bağımlı, pasif ve güçsüz hissettirir.
Şunu unutmayalım: onun yerine yapmak, ona yardımcı olmak anlamına gelmemektedir. Ama onunla birlikte yapmak, çocuğu tek başına yapabileceği ana hazırlamaktır.
Durmuş Onay
https://twitter.com/Drmsonay
- Ziller Çalıyor! - 07 Eylül 2018
- Duyguların Rengi Var… - 19 Nisan 2018
- Issız Bir Adaya Atanırsak Yanımıza Alacağımız 3 Şey… - 13 Mart 2018