EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ

Sınıflarında Dijital Vatandaşlığı Öğretmek için 5 İpucu

Öğretmen olarak bizler sadece akademik bir öğretim değil aynı zamanda öğrencilere sosyal beceriler de öğretmekle görevliyiz: “Zorbaları görmezden gelin ve kendinizi tehlikede hissederseniz ebeveyninize söyleyin”, “Yabancılarla konuşmayın”, “İnsanlara, onların size davranmasını istediğiniz gibi davranın”. Eğer küçük sınıflara öğretmenlik yapıyorsanız, büyük ihtimalle bu veya benzeri sözlere çok aşinasınızdır. Küçük çocuklar hala sosyal davranış normlarını ve yabancılarla nasıl başa çıkmaları gerektiğini öğrenmektedirler.

Ancak en son ne zaman öğrencilerinize bir blog gönderisine nasıl nazik bir şekilde yorum bırakılabileceğini konuştunuz? En son ne zaman internette onları rahatsız eden veya onlarla tanışmak isteyen biri için ne yapmaları gerektiği konusunda konuştunuz?

http://www.keepschoolssafe.org/wp-content/uploads/2009/01/istock_000002177443small.jpg
http://www.keepschoolssafe.org/wp-content/uploads/2009/01/istock_000002177443small.jpg

Bunlar öğrencilerimiz için yeni vatandaşlık becerileridir. Her ne kadar öğrencilere “lütfen” ve “teşekkür ederim” demeyi öğretmeyi bırakmamamız gerekiyorsa da ve zorbalar gerçek dünyada varlıklarını sürdürüyor olsalar da, güvenlik ve dijital vatandaşlığın da aynı ciddiyet ve özen ile öğrencilere öğretilmesi çok önemlidir.

6 yaşındaki çocuklar, televizyonda gördükleri ürünler ve aynı zamanda sevdikleri televizyon programları ve filmler aracılığıyla çevrimiçi oyunlar ve ağlarda diğer çocuklarla iletişime geçiyor ve sosyal ağlara katılıyorlar.

Okullarda artan bir eğilim olan sosyal medya sitelerini ve mobil cihazları engellemek beni korkutuyor. Öğrencilere, “Tabi, dışarı çıkın ve oynayın ama kimse ile konuşmayın ve oyun parkındaki demirlerden uzak durun” demekle eşdeğerler.

Öğrenci olduğum zamanlarda biri beni köşeye sıkıştırdığında veya bir sınıf arkadaşımla kavga ettiğimde bir yetişkine giderek yardım isteyebileceğimi ve beni üzen ya da kıran kişiyi parmağımla işaret ederek gösterebileceğimi biliyordum. Günümüzde ise gençlerin böyle bir lüksü yok. Genellikle karşılaştıkları zorbalar isimsiz ve suratsızdırlar. Birçok aile çocuklarının zorbalarla başa çıkmak zorunda olduğunu bile bilmezler çünkü bu olay okulda veya bir parkta gerçekleşmez. Olay çocuğun en güvenli olduğu yer olan, kendi evinde gerçekleşir.

Bunun etkileri ise çok büyük olabilir. İşte size yardımcı olabilecek birkaç şey:

1) Müfredata siber zorbalarla başa çıkması için dersler koyun. Sadece yüz yüze karşılaşabileceği zorbalara odaklanmayın ve öğretmenlerin sosyal ağların ve çevrimiçi ağların çocuklar için nasıl işlediğini bilmelerini sağlayın.

2) Trol (çevrimiçi toplulukta konudan alakasız şeyler paylaşan kimseler) ve kışkırtıcılar (internet kullanıcıları arasındaki düşmanca ve hakaret dolu iletişim) ile başa çıkmak için sosyal ağların sahip olduğu araçlar hakkında bilinçlendirin. Eğer yetişkinler bloklama, spam, kötüye kullanımı bildirme ve troller ile başa çıkma konusunda yeterince bilgili olmazlarsa bu durumda çocuklarımız kendilerine yardımcı olabilecek kimseye sahip olamazlar. Belki de, çocuklar bizden tavsiye istediklerinde bizler kendi deneyimlerimize güvenmek zorundayız ancak çocukluk özellikle son 10 yıl içerisinde bir hayli değişmiştir.

3) Genç insanlara “dijital ayak izleri” hakkında farkındalık için yardımcı olun. Oyun parklarındaki sözcüklerin aksine, bu sanal alanlarda söylenen sözcükler kalıcıdır ve geri alması çok zordur. Her yıl en azından bir ayımı sınıfımla birlikte dijital vatandaşlık ve internet güvenliği konuları gözden geçiriyoruz. Sosyal özellikleri içinde barındıran çeşitli çevrimiçi araçlar kullanarak tüm yıl boyunca uygun uygulamaları bize hatırlatacak bir projeyi tamamladık. Geçen sene ikinci sınıf öğrencilerim Storybird adlı bir sitede hikâyeler yazıyorlardı ve ardından her bir hikâye için yorum bırakarak doğru yorum bırakma yöntemlerini deneme şansımız oldu. 5 ila 7. sınıf öğrencilerim için dönem başında Schoology adlı bir siteyi kullanıyordum, burada nasıl blog yazılacağı, yorum yapılacağı ve forumlarda nasıl tartışılabilineceğini öğrendik.

4) Öğretilebilecek anları arayın. Geçen sene siber zorbalık durumları için bir şeyler öğretebileceğim birkaç iyi örneğim vardır. Bunlar dijital ayak izleri, olumsuzlukla başa çıkma, yorumlarımızı kaldırmak ve bu alanlarda sanal telafi etme gibi konular için harika öğretilebilinir anlardı. Bu deneyimleri bir eğitim zinciri gibi düşünüyorum. Sonunda bir daha bunlara ihtiyaç duymayacağız.

Erişim eksikliği nedeniyle özellikle benim öğrencilerim bu tür sosyal araçları kullanma şansına sahip olamıyorlar bu yüzden onların bunları okulda öğrenmeleri zorunludur.

5) Sosyal becerileri öğrencilerimize öğretmek için yaklaşımınızı yeniden gözden geçirin ve kendimizi eğitmeye odaklanın bu sayede 21. yüzyılın çocukluğunda çocuklarımıza sanal oyun bahçelerinde daha iyi bir eğitim sağlayabiliriz ve onları destekleyebiliriz.

Kaynak

Takip Et