Genel

Dijital Ortamlarda Etkili Öğrenmeyi Sağlamak

Sosyal Medya üzerinde okulların sıklıkla asenkron ders içeriklerini öğrencileri ile paylaşmaya başladıklarına yönelik duyurular görüyoruz. Ayrıca, okullar senkron-online dersler yapmaya başladığını da güzel görseller ile sosyal medya üzerinde yayınlamaya başladı. Kimi zaman öğretmenlerimiz de bu paylaşımları yaparak yaptıkları güzel çalışmaları sergiliyorlar. Maalesef bazı özel okullar bunu reklam malzemesi yapmaya başladı bile. Okulların büyük bir çoğunluğunda eğitim teknolojileri uzmanı, öğretim tasarımı uzmanı gibi önemli yol gösterecek çalışanlar olmadığı sürece kamera karşısında sadece ders anlatmaya devam edilecek ve testler online ortamlarda paylaşılmaya devam edecek gibi gözüyor zira “öğrenme” “öğretim” gibi kavramların henüz pek de önemsenmediği aşikar.

Peki uzaktan eğitim, bu kadar basit midir aslında? Elbette hayır. Çünkü, burada bir öğrenme-öğretme söz konusu…

Elbette içinde bulunduğumuz dönem, hızlı aksiyon alma dönemi. Aceleyle kurduğumuz LMS’lerde, oluşturduğumuz sanal sınıflarda öğretimi bir şekilde de olsa devam ettirmeye çalışıyoruz. Öğretmenlerimizin takdire şayan bu hizmetlerini beğeniyle izliyoruz.

İşte bu yüzden, bundan sonra bu işi yapmaya devam edeceksek, sormaya başlamak gerekiyor.
“Öğrenme” tüm bu faaliyetlerin neresinde duruyor?
Gerçekten “öğrenme” gerçekleşti mi?
“Öğretim” kalitesi ne boyutta?

Eğitim Teknolojileri alanı da diğer uzmanlık gerektiren alanlar gibi, ayrı bir uzmanlık alanı.
Keza Teknoloji, pedagoji, alan bilgisi ve öğretim tasarımı her biri birbirinden ayrı bir uzmanlık alanı. Bu yüzden, yaptığımız her bir dijital çalışmanın aslında uzmanlık gerektirdiğini unutmalı ve daha iyisini yapabilmek için daha çok okuyarak, araştırarak örnekleri inceleyerek ilerlemeliyiz.

Bu yazımda dijital ortamlarda yürüttüğümüz öğretim faaliyetlerinin daha kaliteli olabilmesi için, öğrenmeyi merkeze alarak, öğrencilere daha iyi bir öğrenme deneyimi yaşatabilmek için ihtiyacımız olan pek çok bilginin özünü burada paylaşmaya çalışacağım. Temel olarak 3 konu üzerinde duracağım. Öğretim tasarımı /İçerik – Dizayn ve Teknoloji – Değerlendirme

Öğretim Tasarımı – İçerik Tasarımı ve Geliştirme

Hepimizin hali hazırda öğrencilere sunmayı planladığı bir içerik/ders öncesi izlememiz gereken bir metodoloji mevcut.

Bu içeriği nasıl sunacağız?
Hedef kitlemizin özellikleri nedir?
Hangi araçlara ihtiyacımız var?
Ne gibi etkileşim yöntemleri daha uygun olur? gibi pek çok soru sorarak başlamak işimizi kolaylaştıracaktır. Öğretim tasarımında izlenmesi gereken onlarca modelden en bilinen model olan ADDIE modelini referans olarak almanın, öğretmenlerimiz için faydalı olacağını düşünüyorum. En azından, zihnimizde bu işin metodolojisini bilmemiz, işi daha düzgün ve kaliteli yapmamızı sağlar.

https://4.bp.blogspot.com/-Tf9csiBO1gc/Vxodc0qxQWI/AAAAAAAAGms/gdLYvn66w-Qgx7RUTbCU3sFCc2jwIQNGQCLcB/s1600/AD.png

Başlı başına ayrı bir makale ve uygulama konusu olan ADDIE metodu ile ilgili daha fazla bilgiye farklı linklerden erişebilirsiniz. Ben örnek olarak sizlerle şu iki linki paylaşıyorum
Kaynak 1
Kaynak 2

Püf Noktası:
Dijital sınıfta ders hazırlığınızı yaparken, içeriğinizi genel anlamda 3 parçaya bölün. Bazı bilgiler, paylaşacağımız bir metin ile, bir pdf dokümanı ile öğrencilere iletilebilir. Veya öğrenciler Google’da yapacakları bir arama ile bu bilgileri elde edilebilirler. Öyleyse bu bilgileri online ders ortamına aktarmaya gerek yok! Bunları, LMS üzerinden öğrencilerle paylaşabilirsiniz. (Asenkron: Edmodo, Moodle vs.)

Dijital Ders / Tasarım Aşamasında Dikkat Edilecek Hususlar:

İçeriğiniz ile ilgili planlamanızı yaptınız. Bir ders planınız veya story boardunuz var. İçeriğinizi görsel hale getirirdiniz yani bir video oluşturdunuz veya bir power point hazırladınız. Peki, bu hazırladığınız içeriğin etkili bir öğrenme kaynağı olduğuna emin misiniz? İzleyicileriniz, öğrencileriniz bu mutlimedya içeriklerinizi faydalı, etkili bulacak mı yoksa sıkılacak mı? İlgisini mi kaybedecek gönderdiğiniz videonun daha ikinci dakikasında?
İşte tam da burada, bize yardımcı olacak, referans almamız gereken bazı prensipler mevcut.

Mayer’in Multimedya (Çoklu Ortam) Öğrenmesinde 12 Prensip
Bu prensipler, Richard E. Mayer’ın, Bilişsel yük, çoklu ortam öğrenmesi ve bellek vb. konuların birbirleri anlamlılığını ölçen araştırmalarının sonucu oluşturduğu prensiplerdir.

1. Çoklu Ortam Prensibi.
Daha iyi bir öğrenme için yazı ve görselleri bir arada kullanın.

2. Uzamsal Yakınlık İlkesi
Öğrenenler, birbirleri ile alakalı metin ve görseller birbirine yakınsa daha iyi öğrenir.

3. Tutarlılık Prensibi
Konu ile alakası olmayan tüm ses, video ve görseller öğrenmeyi zorlaştırır.

4. Dikkat Çekme Prensibi:
Önemli olan bilgiler, sözcükler vurgulandığında daha iyi öğrenme sağlanır.

5.Gereksizlik Prensibi:
Animasyon, ses, metin vs. tüm öğeleri içeriğinize yüklediğinizde öğrenmeyi olumsuz etkiler. Anlatım (ses) ve animasyon yeterlidir. Metin eklemeyin.

6. Zamansal Yakınlık Prensibi:
Öğrenenler, birbirleri ile ilişkili görsel ve metinlerin aynı anda sunulduğu ortamlarda daha iyi öğrenir. (ayrı zamanlarda veya peş peşe olduğunda değil.)

7. Parçalara Ayırma-Bölme Prensibi:
Öğrenenler, konuyu uygun parçalarla aldığı durumlarda daha iyi öğrenir. (Örneğin 30 dakikalık bir video çekmek yerine, parçalara sunarak vermek gibi.)

8. Ön Alıştırma Prensibi:
Öğrenilecek kavramların önceden verilmesi, bilgi parçacıkları veya neler öğreneceğiz gibi bir ön hazırlık vermek, daha iyi öğrenmeyi sağlar.

9.Kişiselleştirme Prensibi
Basit, samimi ve içten bir dil kullanarak öğrenmeyi daha iyi hale getirebilirsiniz.

10. Ses Prensibi:
Öğrenene hitap eden sesin insan sesi olması öğrenmeyi kolaylaştırır.

11. Görüntü Prensibi:
Öğrenenlerin sürekli sizin görüntünüzü görmesi gerekmez. Olmaması daha iyidir.

12. Biçim Prensibi
Yazı ve metin yerine yazı ve sesin bir arada olduğu durumda daha iyi öğrenme olur.

Püf Noktası: Sanal Sınıflarda Etkileşim ve Ölçme!

Sanal sınıflarda, saatler süren, düz bir anlatıma maruz kalmayı hiçbir öğrenci istemez. Bu yüzden, dersinizi tasarlarken, öğrencilerinize sık sık sorular yöneltin. Örneğin, hazırladığınız bir power point üzerinden akışınızı takip edin. 3-4 Slaytta bir soru mutlaka ekleyin. Soruların yanıtlarını zaman zaman chat ortamında, zaman zaman mikrofon vererek, zaman zaman da 3.parti uygulamalar üzerinden alabilirsiniz.

Örneğin:
https://www.mentimeter.com/
https://www.wooclap.com/
Bu iki uygulama ile de anlık olarak geri bildirim alabilir, quiz yapabilir farklı şekillerde ölçme değerlendirme yapabilirsiniz.

Etkileşimi artırma ve işbirliği sağlamak için sanal panolar, Google Dokümanlar veya online Office 365 araçlarını da kullanabilirsiniz.

Peki tüm bunları göz önünde bulundurmak biraz zor değil mi diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. 🙂 Aslında, bunları uygulamaya başladıkça veya bu prensiplerin farkında olduktan sonra hazırladığınız içerikleri/planladıklarınızı daha farklı bir gözle görmeye başlayacaksınız. O yüzden, korkmanıza gerek yok, sadece uygulamaya başlayabilirsiniz!

Bonus: SAMR Modeli
Evet, iş bununla da kalmıyor aslında. Teknoloji entegre ettiğiniz dersinizin, ne derece etkili olduğunu, öğrenenleri hangi düzeyde teknoloji kullanımı ile üst düzey beceriler kazandığı ölçmek için size yol gösteren başka bir model olduğunu da belirtmemiz gerekir.

SAMR ile ilgili ayrıntılı bilgi için şu linke göz atabilirsiniz: https://www.commonsense.org/education/videos/introduction-to-the-samr-model

samr model ile ilgili görsel sonucu
görsel: https://lingomedia.com/stages-of-edtech-the-samr-model-for-technology-integration/


Mayer Principles Görsel Linkleri ve ayrıntı: https://waterbearlearning.com/mayers-principles-multimedia-learning/

Takip Et