Makaleler

İyi Bir Öğretmen, Eğitimci Olduğu Kadar Eğlendirici Olmalı

Coulsdon’da bulunan Oasis Academy’de İngilizce öğretmeni ve Education Guardian’da köşe yazarı olan Phil Beadle, “Dersleri her zaman sıkıcı geçen öğretmenler, öğrencilere iyilik etmiyor. Onlar öğretmen olmamalı!” diyor.
Christine Gilbert’ın sınıf içindeki davranışların sıkıcı derslerden dolayı kötüleştiği yönündeki açıklaması, öğretmenlerin ilan tahtalarında öfkeli sözlerin yer almasına neden olacaktır: Öğretmenler “Bir sirk maymunu olmak isteseydim, sirke katılırdım!” diyeceklerdir. Bazı öğretmenler bunun mesleki standartlara yönelik bir saldırı olduğunu düşünecektir. Ama Gilbert bu bağlantıyı kurmakta haklı.

Gelir düzeyi daha düşük insanların yaşadığı ve sürekli yenilen aburcuburların, video oyunlarının ve katot ışınlı tüpteki kötü yönetilen 20 kanalın birçok öğrencinin dikkat süresini kısalttığı okullarda, öğrencilerin kendilerini derse vermemeleri sadece “bir sorun” değildir; sorunun ta kendisidir. Dersin ilk 10 dakikası içinde ağızların hayranlıkla açılmasını sağlayamayan bir öğretmen, bu ağızların bir arada gevşediklerine ve sınıf içindeki davranışların “sınıf içinde olmaması gereken davranışlara” dönüştüğüne şahit olacaktır.
Öğretmenler öğrencilerini eğlendirme konusunda inkar edilemez bir baskı altındadır. Cuma öğleden sonra iki saat dersi olan zorlu bir sınıfı ilk 10 dakikada kaybetmek, zavallı bir öğretmenin kendisini iki saatlik bir cehennem içinde bulmasına ve kendinden şüphe duyup kendini kötü hissetmesine neden olabilir.

teacher2

Sonuçta, birçok öğretmen farklı uyaranlar kullanarak bir sınıf yönetimi tarzı geliştirmiş ve çocukların en iyi gruplar halinde birbirleriyle konuşarak öğrendiklerini ve yöntemlerinin bir parçası olarak kültürden ve sanattan faydalanabileceklerini fark etmiştir.
Bu öğretmenlerin kullandıkları yöntemler, eğitim camiasının bazı kesimlerince “eğitlence” (eğitici eğlence) olarak eleştirilmektedir. Bu sadece sıkıcı bir öğretmenin iyi bir uygulamaya karşı verdiği tepkidir.
Genel olarak, çocuklar canları sıkıldığında sorun çıkarır. Gilbert’in tek yaptığı şey, öğretmenlerin dikkatini, zor bir sınıfa verilecek en basit yanıta çekmektir: Canlarını sıkmayın.
Birçok öğretmen bunu bir şey söylenmeden anlar. Ben sahip olduğum deneyimleri ağırlıklı olarak şehir merkezlerinde edindim; bu ortamlarda öğrencinin canını sıkmaktan kaçınmak, bir öğretmenin hayatta kalabilmesinin ön koşuludur. Bir öğretmen çocuklarla iki saat süresince konuştuğunda, eğer çocuklar sıraları sökmüyorlarsa, bu okulda didaktik eğitim değil, eğlenceli eğitim tarzı daha yaygın demektir.
Ama heyecan verici dersler planlamak zaman alan bir iştir. Çok sayıda düzenleme ile sıkboğaz edilmiş bir eğitim sisteminde, öğretmenin zamanının büyük bir bölümü gerçekten işini yapmaktan çok, işini yaptığını kanıtlamaya çalışmakla geçmektedir. Gilbert daha eğlenceli dersler istiyorsa, belki de odaklanması gereken nokta, yukarıdan aşağı dikte edilen şeyler değil, öğretmenin iş yükünün azaltılması olmalıdır. Böylelikle öğrencileri derslere çekmek, heyecanlandırmak ve evet; hatta eğlendirmek için bile zamanımız olur.

Kaynak: The Guardian
Alıntı: vitaminogretmen.com

Mehmet Ali Doğan