Facebook, temelde insanlar arasında iletişim kurmak için oluşturulmuş bir sosyal paylaşım sitesidir. Günümüzde ise kullanıcı sayısının 1 milyarı aştığı dev bir platforma dönüşmüştür1. Yediden yetmişe herkesi, biraz da abartarak söylersek Facebook’ta bulmak mümkündür. En masum söylemiyle yıllardır görmediğimiz arkadaşlarımızı bulmamıza yardım eden Facebook, bizi nasıl etkiliyor acaba? Bu soruya tatmin edici yanıtlar bulmak için yapılan araştırmalara göz atmamız gerekecek.
Michigan Üniversitesi’nde, Michigan Ann Arbor civarındaki ortalama yaşları 20 olan 82 kişi üzerinde yapılan bir çalışma ile Facebook kullanımının mutluluk üzerindeki etkileri araştırılmıştır2. Araştırma sonucunda Facebook’un insanları mutlu etmediği, memnuniyetsizlik hissi oluşturduğu ve Facebook kullanımı arttıkça kendilerini daha da kötü hissettikleri ortaya çıkmıştır3,4.
Almanya’nın Darmstadt Teknik Üniversitesi ve Berlin Humbold Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü araştırmaya ise yüzlerce
Utah Valley Üniversitesi’nden Chou ve Edge ise Facebook kullanıcılarının başkalarının hayatlarını nasıl algıladıklarını araştırmışlardır. Araştırma 425 üniversite öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada dikkati çeken önemli bir bulgu, insanların Facebook’ta kendilerini ve yaşamlarını olduğundan daha iyi gösterme eğiliminde oldukları. Facebook’u daha çok kullananlar, diğer insanların daha mutlu oldukları ve hayatın adil olmadığı fikrini paylaşıyorlar. Ayrıca, Facebook’ta arkadaşlarının (kişisel olarak tanınmayan arkadaşların) sayısı fazla olanlar, başka insanların kendilerinden daha mutlu olduğu fikrini daha çok benimsemişler3,7.
30 yıl boyunca utanma duygusu üzerine araştırmalar yürüten psikoloji profesörü Rowland S. Miller, çarpıcı bir sonucu gözler önüne seriyor: Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri utanma duygusunu yok ediyor8. Utanma duygusu nasıl yok oluyor? Bu sorunun cevabını uzakta aramamak gerekir. İnsanın özel hayatı mahremidir yani gizlisidir. Utanma duygusu, özel hayata yönelik paylaşımların (özellikle kişisel fotoğraflar ve etkinlikler) sayısı arttıkça azalıyor. Bunun sonucunda Facebook’ta özel hayat kişisel olmaktan çıkıyor toplumsal bir hayata dönüşüyor ve çatışmalar başlıyor. Ayrıca Facebook’ta bazı insanlar, beğenilmek arzusuyla hareket ettikleri için kişilik kayıpları yaşıyorlar. Bakıyor ki “Burger King” beğeniliyor; oraya gidip fotoğrafını paylaşıyor ve anında beğeniliyor. Hamburger sevmese de hamburger yemeye başlıyor. Kendisini bir kalıba sokmaya çalışıyor. Ancak bu kararı kendisi vermediği ve sırf insanlara göre hareket ettiği için bocalıyor. Kendisini düşüncelere dalmış şekilde buluyor, ancak aldığı psikolojik darbeler kalıcı izler bırakabiliyor.
Kranzberg yasalarından birinde teknolojinin ne iyi, ne de kötü olduğu vurgulanmaktadır. Eğer Facebook bir amaç doğrultusunda kullanılırsa bir hedefe ulaşılabilir. Aksi halde zaman kayıpları, psikolojik bunalımlar, asosyallik, fiziksel hastalıklar ve diğer davetsiz misafirler kapıda…
Kaynakça
1. http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/21626904.asp
2. Kross, E., Verduyn, P., Demiralp, E., Park, J., Lee, D.S., Lin, N., Shablack, H., Jonides, J., & Ybarra, O. (2013). Facebook use predicts declines in subjective well-being in young adults. PLoS ONE, 8(8): e69841. doi:10.1371/journal.pone.0069841
3. Karaçay, B. (2014). Facebookçu beyin. Bilim ve Teknik, 47(555), 22-29.
4. http://yenisafak.com.tr/teknoloji-haber/facebookun-sok-etkisi-16.08.2013-555399
5. http://sosyalmedyakulubu.com.tr/sosyalmedya/facebook-insanlar-uzerinde-nasil-bir-etki-birakiyor.html
6. Ebû Dâvûd, Edeb 44; İbni Mâce, Zühd 22.
7. Chou, H-T. G., & Edge, N. (2012). ‘They are happier and having better lives than I am’: The impact of using Facebook on perceptions of others’ lives. Cyberpsychology, Behavior & Social Networking, 15(2), 117-121.