Makaleler

Çoklu Zeka Safsatası(mı?)



Harvard Üniversitesi Profesörlerinden Howard Gardner 80’lerde çoklu zeka kuramını ortaya attı.
Beklentisinin tersine, bu teoriye psikologlardan ziyade eğitimciler ilgi gösterdi.

Öğrenme teorisi mi?

Halbuki Gardner bu teoriyi bir öğrenme teorisi olarak sunmadığını söylüyordu.
Gardner diyordu ki ‘görsel zekaya sahip olmanız, görsel olarak daha iyi öğreneceğiniz anlamına gelmez.’ Bu ifade tek başına zaten çok önemli.
Gardner ile birçok kez sohbet etme, konuşmasını dinleme ve dersine girme şansım oldu.
Bu teorinin bu şekilde algılanmasından çok rahatsız olduğunu dile getiriyordu.
Hatta çoklu zeka üzerine yazılan bazı kitaplar için ‘Benim teorimi hiç anlamamış safsata kitaplar’ demiştir.

Asıl sorun

Ama asıl sorun çoklu zeka kuramının öğrenme teorisi olarak görülmesi değil.
Okullar için başka bir sorun var.
(Ha bu arada, Gardner bu teoriye çoklu beceri (talent) teorisi demeyi düşündüğünü, ama daha çok ses getirmek için çoklu zeka teorisi dediğini söylüyor.)
Okullarda müfredat çocuklara farklı yöntemler ile öğretiliyor. Sonra sınavda ne soruluyor?
Müfredattan bilgiler. Bunlar kuru bilgiler de olabilir, bazı bilgilerin anlamı da olabilir.
Öğretmenler bu bilgileri derste çoklu zeka kuramını göre sunuyor olabilir. Ama sınavda anlam/bilgi sorunca öğretmen çoklu zekanın ürününü değil, hafıza ve öğrenmenin ürününü test etmiş oluyor.
Bu da mantıksız.
Müzik yeteneğine göre sesleri sunan öğretmen, sınavda bilgileri değil, sesleri sorarsa, o zaman çoklu zeka kuramına göre ders işlemiş sayılablir.
Kinestetik bir öğrenci de sınavda dans etmeli ya da drama yapmalı.

Amaç öğrenme mi?

İşte bu sebepten dolayı çoklu zeka kuramının eğitimde, öğrenme amaçlı kullanılmazı zor.
Dikkat edin ‘öğrenme’ amaçlı diyorum.
Öğrenme amaç olmadan, öğrencilerin zeka/beceri/yetenekleri işlenebilir ve geliştirilebilir.
Gerçek anlamda çoklu zeka kuramına göre eğitim yapmak istiyorsak, sınavlarda sadece kuru bilgi sormamalıyız. Her zeka türüne göre sınav yapmalıyız.

Güçlü özelliklere odaklı bir eğitim

Ayrıca holistik değil, güçlü özelliklere odaklı bir eğitim sistemi geliştirmeliyiz.
Çocuğun müzik zekası gelişmişse, matematikte başarısız olduğu için, başarısız sayılmamalı. Herkes güçlü olduğu alanda uzmanlaşmalı.
Herhalde kimse Fazıl Say’ın matematik yeteneği var mı yok mu düşünmüyordur.
Bunlar yapılmadığı zaman Gardner’in dediği gibi çoklu zeka kuramı eğitimde sadece safsata kalacaktır.
(Bu arada şunu da belirtmem gerekiyor. Çoklu zeka kuramını göre ders işlemeye başlayan öğremenlerde çok büyük gelişmeler görüyorum. Bunun nedeni çocukların farklı zekalarının kullanılması değil. Orada başka önemli süreçler yaşanıyor. O da başka yazıya.)

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16750573.asp

Mehmet Ali Doğan